beyond.istanbul’un “Mekânda Adalet ve Deprem” Sayısı İçin Açık Çağrı
beyond.istanbul’un Eray Çaylı* konuk editörlüğünde derlenecek “Mekânda Adalet ve Deprem” başlıklı 12. sayısı için yazı önerileri bekleniyor.
Depremlerin salt doğal değil politik olaylar olarak da nitelendirilebileceği artık geniş kabul gören bir fikir. Fakat depremin politikliğinden kast edilenin tam olarak ne olduğu sorusu yanıtını aramaya devam ediyor. Örneğin, depremlerin politikliğini tartışırken, siyasi sorumluların ihmallerinden ya da insan hayatına değer vermeyişlerinden dem vuranlar var. Bu gibi söylemler, depremleri politize etmeleri açısından önemli olsalar da, eleştirel tahlil kapasiteleri açısından geliştirilmeye muhtaçlar. “İhmal”e yapılan vurgu depremlerin politikasını tarihsel ve yöntemsel istisnaiyet üzerinden anlamaya meylederken, “insan hayatı”nın genelleyici biçimde vurgulanması depremlerin tam olarak hangi toplumsal kesimleri ve hangi coğrafyaları diğerlerinden daha sert etkilediği sorusunu gözden kaçırabiliyor.
Oysa bugün, gerek dünyanın farklı yerlerinde dirençlilik (resilience) kavramıyla anılan pratiklerde gerekse Türkiye’de Afet Yasası özelinde görüldüğü üzere, ihmal bir yana dursun, deprem gibi afetlere karşı devletin riski bertaraf etmekteki teknolojik uzmanlığı, birçok merkezi ve yerel otoritenin resmi politikasının dayanağı hâline gelmiş durumda. Ve yine aynı otoriteler insan hayatını hiçe saymak bir yana dursun, ürettikleri teknopolitik çözümler yardımıyla korudukları iddiasındalar. “İhmal”dense bizatihi teknopolitik çözümcülüğe ve “insan hayatı”ndansa kimin hayatının korunmaya değer kiminkinin ise değmez olduğunu belirleyen ulus-devletçilik, emek karşıtlığı ve sermayecilik, mülkiyetçilik, milliyetçilik, sömürgecilik, ırkçılık ve ataerki gibi şedit tarihsel olgular ile bu olguların somut bağlamlardaki kesişimlerine odaklanmak depremlerin toplumsallığını ve politikasını kavrayışımıza nasıl bir katkı yapabilir?
beyond.istanbul’un Eray Çaylı konuk editörlüğünde derlenecek “Mekânda Adalet ve Deprem” başlıklı 12. sayısı bu soruya odaklanacak. Bu ve benzeri soruları; kentsel dönüşüm, evsizlik, örgütlenme, deprem öncesi/sonrasında özel gereksinimleri olan bireyler dahil olmak üzere çeşitli toplumsal grupların ihtiyaçları, barınma ve konuta erişim gibi siyasi-iktisadi boyutu öne çıkan alanlar kadar depremlerin ve yol açtıkları yıkımın temsili, hafızalaştırma pratikleri ve komplo teorileri gibi sosyokültürel alana konuşan durumlar üzerinden de ele almayı planlıyoruz. Derlemede açık çağrı sonucu seçilecek birkaç yazının da yer almasını öngörüyoruz. Bu nedenle yazı önerisi sunmak isteyenlerin 250 kelimeyi geçmeyecek özetlerini 1 Haziran 2021 tarihine kadar info@beyond.istanbul adresine iletmelerini rica ediyoruz. Kabul edilen önerilerin yaklaşık 2000 kelimelik asıl yazı teslim tarihi ise 1 Ağustos 2021 olarak belirlendi.
(*) Eray Çaylı hakkında: Şiddet ve afetin mekânsal ve görsel politikasını, antropoloji, coğrafya, mimarlık ve sanat alanlarıyla temas halinde çalışan akademisyen. Bu konuları, yayınladığı birçok makalenin yanı sıra, Victims of Commemoration: The Architecture and Violence of Confronting the Past in Turkey ile İklimin Estetiği: Antroposen Sanatı ve Mimarlığı Üzerine Denemeler adlı monografiler ve eş-derleyiciliğini yaptığı Architectures of Emergency in Turkey: Heritage, Displacement and Catastrophe adlı kitapta da ele alıyor. 2015’te Bartlett School of Architecture, University College London’da tamamladığı mimarlık tarihi ve kuramı alanındaki doktorasını yapmak üzere 2011’de gittiği Londra’da halen yaşamakta ve çalışmakta. 2018’den beri çalışmakta olduğu London School of Economics and Political Science’ta şiddetin estetize edilme biçimleri ve ırkçılık üzerine yüksek lisans dersleri veriyor.