Maden karşıtı mücadele Erzade Nine’sini kaybetti

Artvin’deki maden karşıtı mücadelenin en bilinen simalarından Erzade Yalçıntaş’ı kaybetmenin üzüntüsü içindeyiz. Cerattepe’de yapılmak istenen madene karşı verilen yaşam mücadelesinin her daim ön saflarında yer alan Erzade Nine’yi, Artvin’e iki gidişimizde de ziyaret etmiş ve kendisiyle sohbet etme şansı bulmuştuk. “Bugün Cerattepe’ye yürüyüşe gideceğiz dediklerinde belki de gençlerden iki adım önde giderim” diyen Erzade Nine, yaşamı savunanlara ilham ve umut veren bir mücadele öyküsü bıraktı. “Mekanda Adalet İçin Yurttaş Davaları: Cerattepe” kitabında yer alan Ağustos 2018 tarihli söyleşimizi ve videomuzu paylaşırken, Erzade Nine’yi minnetle anıyoruz.

 

Erzade Nine bize kendini tanıtabilir misin?

Erzade Yalçıntaş. 1340/1924 doğumluyum.

 

Köklerin nereye dayanıyor?

Artvin’in esas yerlisiyim. Eniştem, yeğenim araştırmış. Hiçbir yerden gelirimiz yok. Gelme değiliz. Artvin’in köklüsüyüz. Dedenin dedesinin dedesi mi ne gelmiş. Bu yaşa kadar Artvin’de yaşadım.

 

“Burası çöl olduktan sonra bir kuzu saklayamazsın, bir tavuk saklayamazsın, arılar uğramaz buraya”

 

Bize biraz Artvin’den bahseder misin?

Artvin kazaydı. İnönü geldi, vilayet oldu. Artvin’in kalesi vardı. Yalan olmasın kale on beş daire mi ne, derdi babam; öyle büyüktü. Kaleyi yok ettiler, yarısı kaldı kalenin. İçindeki odalarını değiştirdiler. Tarihi eserlerimiz vardı, birer-ikişer yok oldu. Benim evim tarihi eser oldu. Şimdi de Cerattepe’den maden çıkarıyorlar. O zaman Artvin ölecek. Artvin halkına yazık değil mi? Bu halk nereye gidecek? Ne yapacak bu halk? Burası çöl olduktan sonra bir kuzu saklayamazsın, bir tavuk saklayamazsın, arılar uğramaz buraya. Balıklar birer ikişer ölüyor. Sularımızın bendi çöplük oluyor. Bunlara karşıyım. Maden çıkmasına karşıyım ve ölünceye kadar da karşı çıkacağım, gücümün yettiği kadar.

 

Artvin’in doğası nasıl değişti?

Artvin’in doğası nasıl değişti biliyor musun? Baraj yapıldı. Sular kısılmaya başladı. Üzümlere küf vurmaya başladı. Benim üç-dört tip cevizim var. İki senedir, maden başladıktan sonra ceviz oluyor, yarısı dökülüyor, dökülmüyor, içi simsiyah çıkıyor. Bir teneke ceviz kırsan iki kilo beyaz çıkıyor, gerisi siyah. Bu sene o kadar ceviz döküldü ki mevsimsiz. Neden? Maden.

 

Hastalık mı geldi?

Hastalık geldi. Olmuyor. Ufak bir şey anlatıyorum, değil mi? Bir üzüm, bir zeytin, bir ceviz. Her şey ona göre. Eskiden yediğin meyvenin tadı yitti. Ben evde yetiştiriyorum ki lezzetli olsun. Hava yapmıyor. Hava bozuldu.

 

Artvin’de güzel olan neleri yok edecek bu maden? Senin için Artvin’de güzel olan ne var?

Artvin’de güzel olan… Artvin kayalık. İlkbaharda gelin o kayalığın üstü bütün yeşil kaplıdır. Dağlarımız şifalı bitkilerle doludur, onlar yok olacak. O yeşillik yok olacak. Arıcılığımız var, bitecek. Alabalığımız var Hatila Deresi’nde, ölecek. Zeytinimiz var, tadı yok. Daha ne olsun? Sebze ekiyorsun, fazla büyümüyor. Neden? Maden doğayı kirletiyor. Artvin’de hayat bitecek. Yazık günah değil mi? Atalarımızın bize emanet bıraktığı memleketimizi çöl ettirmeye değer mi? Bu kadar milletin işi ne olacak? Hâli ne olacak? Hâlimiz ne olacak? Memleketimi seviyorum. Memleketimin yeşilini, doğasını, suyunu, canlı varlıklarının hepsini seviyorum. Yok olmasına da gönlüm razı değil. Sonuna kadar da mücadeleden geri duracak değilim. Elimden geldiği kadar, gücüm yettiği kadar.

 

Cerattepe davasına dahilsin değil mi? Eylemlerin hepsine gidiyormuşsun galiba elinden geldiğince.

Tabii dahilim. Gücümün yettiği kadar. Bugün Cerattepe’ye yürüyüşe gideceğiz dediklerinde belki de gençlerden iki adım önde giderim. El verdiğince, burada olduğum müddetçe, çünkü ben çocukların yanına gidiyorum kışın, burada olmuyorum. Yoksa hep giderim.

 

Eylemlerde nasıl karşılıyorlar seni? Senin orada olman kitleyi motive ediyordur.

Bana karşı çok hürmet gösteriyorlar, iyilik gösteriyorlar, şefkat gösteriyorlar. Ben de iftihar ediyorum, büyük bir şey yapıyormuşum gibi.

 

Fotoğraf: Yeşil Artvin Derneği

“Cominco… sizin arkanızdan ben bakacağım”

 

Peki sence neden maden çıkarmakta inat ediyorlar?

Valla orayı ne sen sor, ne ben söyleyeyim. Hepimizin bildiği şeyler içimizde kalsın. Çok şey söyleyeceğim, ama el vermiyor. İnşallah o güne de geleceğiz, o vakit öteceğiz horoz gibi tepelerinde. İnşallah! Allahım sayesinde. Ben ümitliyim. İlk Cominco geldi bize. “Sizin sonunuza ben bakacağım. Sizin arkanızda ben bakacağım” dedim. Onların arkasından baktım da. Bunların arkasından ne zaman bakacağım bilmiyorum. Yetişecek miyim bilmiyorum.

 

Bu maden meselesi nasıl başladı Erzade Nine?

İlk bize geldiler, çayırları istediler. Niyeymiş? Maden çıkaracaklarmış. Direndik biraz o zaman da. Direndik, ama dediler ki burada işlemeyeceğiz, götüreceğiz. Ham toprak götüreceğiz. O mücadele sürdü. Alttan alttan. Onları yol ettik, gitti çok şükür. Bunları ne zaman yol edeceğimizi bilemiyorum. İnşallah yakın zamanda bunları da yol edeceğiz.

 

O zaman mücadele ettiklerinizle şimdi mücadele ettikleriniz arasında herhangi bir fark var mı sence?

Bence hiçbir fark yok.

 

Bugün tepeden Artvin’e baktık. Sadece Artvin değil, her taraf delik deşik. Sen hep buradaydın. Pencerenden baktığında bile değişen manzarayı görüyorsun. Bu değişim nasıl oldu?

“Yapacağız da yapacağız” dediler. “Olacak bu” dediler. Nasıl yaptılar, nasıl işlediler, niye dur diyen olmadı? Bana sıra gelene kadar orada adamlar vardı. Dur diyecek insanlar, değil mi? Onlar dur diyecek ki biz de arkalarından yürüyelim. Onlar dur demedikten sonra biz bir şey çıkaramıyoruz. Devlet de arka çıkmıyor bize.

 

Fotoğraf: Yeşil Artvin Derneği

“Ellerime kelepçe koysalar da yine madene hayır derim”

 

Devletin Artvin’e bakışında bir şeyler değişti mi sence? Mesela kırk sene önceki devletle şimdiki devletin Artvin’de yapıp ettikleri arasında fark var mı?

Tek fark yolları geniş yaptılar. Yollarımız kıttı, onu inkâr edemem. Yollar yapıldı. Tüneller yapıldı. Bu kadar. Artvin yine aynı Artvin’di.

 

Yolları sanki siz rahat ulaşın diye yapmamışlar Erzade Nine.

Artvin’in milleti için değil, kendi çıkarları için, kese boş kalmasın, kese dolsun diye yapmışlar. PTT’yi sat, Sümerbank’ı sat. Sat, sat, sat… Ne kaldı Artvin’de oğlum, ne kaldı? Sadece Artvin’de değil, Türkiye’de ne kaldı? Artvin’in halkını yıldıramadılar. Kulağıma değdi, ama kim tarafından bilemeyeceğim. “Artvin’i tarihten sileceğiz!” Ne yapmış Artvinliler? Halka ne yapmış, devlete ne yapmış Artvinliler?

 

Seni bu madene bu kadar güçlü bir şekilde karşı çıkmaya iten nedir?

Memleketimizin doğası bozulmasın. İçinde yaşayan canlılar ölmesin. Ellerime kelepçe koysalar da yine madene hayır derim. O zaman daha çok açarım ağzımı. Şimdi biraz saygılı konuşuyorum, dokunmasınlar diye. Kelepçe vuruldu mu, hiç korkum olmaz. Olduğu gibi içimi dökerim. Ellerim zaten bağlı, ağzımı da bağlayamazlar ya!

 

Fotoğraf: M. Cevahir Akbaş

“Bozulmasın Artvin’imiz”

 

Artvin halkının iyiliği için ne olsun istersin? Bizi bize mi bırakın diyorsun?

Ne olsun isterim biliyor musun? Eski doğal hâlinde kalmasını isterim. Yeşilliği, içindeki canlılarının varlığıyla, bitkilerin varlığıyla, temiz havasıyla, ormanıyla kalmasını isterim. Torunlarımın, torunlarımızın torunlarına bile böyle kalmasını isterim. Biz böyle alıştık, böyle gördük. Torunlarımız da böyle görsün. Bozulmasın Artvin’imiz.

 

Siz madeni bu kadar istemezken sence yetkililer, mesela Cumhurbaşkanı neden madeni durdurmuyor?

Şimdi derim de, kodese sokarlar beni bu yaşta. Hanımı ortak bir defa. Diyorum ya içimde çok şey var. Neden ilk mahkemeyi kazandık? Ama baskı ağır olunca, hâkimi de döndü, valisi de döndü. Hâkim çobanlık yapamaz, bakkallık çakallık yapamaz. Hâkimlikten çıktı. Ev kirasını nasıl versin? Ne yapsın? Mecbur o tarafa öyle diyecek ki ekmeğinden olmasın. Hesap açık.

 

Bugün madenin hemen oraya jandarma konuşlandırdıklarını gördük. Jandarma neyi koruyor, kimi kimden koruyor?

Biz müdahale etmeyelim diye bekliyor.

 

Sence jandarmanın bu yaptığı doğru mu?

Doğru olur mu? Ama ne yapsın emir kulu. Yapmazsa çık git derler. Kılıcın her tarafı kesiyor. Bizim bir tarafı kesiyor.

 

Sen hangi eylemlere katıldın Erzade Nine?

Hemen hemen bütün eylemlere katıldım. İkinci yürüyüşte hastanede önlerini kestiler. O zaman ben Yakakent’teydim. Katılamadım. Orada olmasaydım beni ayaklarının altında ezerlerdi. Zaten küçüğüm.

 

Atmaca’da ilk müdahalenin olduğunu duyunca ne hissetmiştin Erzade Nine?

Çok asabım bozuldu. Gelmeye yeltendim. Uçak bileti bulsaydım uçağa atlardım. Yeğenim dedi ki “Hala şimdi nereden uçak bulacağız?”

 

Fotoğraf: M. Cevahir Akbaş

“Memleket için çalışmış, hapse girmiş desinler”

 

Sadece belli bir kesim değil, bütün halk Cerattepe’ye karşı duruyor değil mi?

Bütün halk karşı duruyor. Bazıları faydalanmak için seninle görünüyor, ama onunla gidiyor.

 

Gittiğin eylemlerde polis, jandarma sana hiç müdahale etti mi?

Hayır. Hiç müdahale etmediler. Hatta ilk konuşmamda çok alkış toplamıştım. Cerattepe’ye keşfe gitmiştik. Öyle bir yağmur yağıyordu ki. Hâkimdi galiba, gocuğunu çıkarıp bana giydirdi. “Yavrum benim mantom var, üşümüyorum” dedim. “Yok anne, üşürsün sen, üşürsün” dedi. Kar bile yağsa yürüyüşe gidiyoruz. Cerattepe’ye giderim yine, en başta.

 

Son olarak söylemek istediğin bir şey var mı Erzade Nine?

Bir gazeteci geldiydi o zaman. O sordu ben cevap verdim. Diyor ki “Nine, böyle konuşuyorsun, korkmuyor musun?” “Niye korkacağım?” dedim. “Hapse atarlar seni” dedi. “Devlet malı yedi demesinler, yetim malı yedi demesinler, hırsızlık etti demesinler, terbiyesizlik etti demesinler. Memleket için çalışmış hapse girmiş desinler. Bu erkekliktir. Girerim hapse” dedim. Gazeteye de öyle yazmışlar. Laz değilim, ama Laz damarı var herhalde. Gittikçe sinirleniyorum böyle. Niye bir şey yapamıyoruz? Ben ne yapabilirim? Gençlerin önünü de kesiyorlar. Gençlere ön vermiyorlar ki. Sus, bitti.

 

Bir yol bulacağız.

Bulacağız inşallah. Cenabı Allah’ın izniyle. Bundan önceki madencilere dedim dedim, sonunda gittiler. Bunları da bir gün göndereceğiz. O zamana kadar biraz aç karınlarını doyursunlar madem.