Kentsel Dönüşümün Adaletsizliğine Karşı Durmak: Tozkoparan Mahallesi

, ,

“Velhasıl bizim kolluk kuvvetleriyle birlikte elektriğimiz suyumuz doğalgazımız telefonumuz internetimiz bütün  altyapı hizmetlerimiz kepçelerle birlikte bütün mahalleyi kazarak kestiler. Bizim hastalarımız, yaşlılarımız, makineye bağlı bebeklerimiz var, koah hastası yaşlılarımız var. Onlar şu an makinelerini kullanamıyorlar.”

İstanbul’da Güngören’e bağlı Tozkoparan Mahallesi 6306 sayılı yasa ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığı (ÇŞB) tarafından riskli alan ilan edildi. Güngören Belediyesi’nin yürüttüğü kentsel dönüşüm süreci, mahallelinin ihtiyaçlarını ve taleplerini gözetmiyor, söz verildiği gibi “yerinde dönüşüm” gerçekleşmiyor. Yerinde dönüşüm ve evine karşılık ev talep eden mahalleli taleplerini dillendirmek ve dayatılan kentsel dönüşüm sürecine karşı durmak için bir süredir nöbet tutarak eylem yapıyor. Evlerinin elektriği, suyu kısacası tüm altyapı hizmetleri kesilerek zorla tahliye edilmeye çalışılan mahallede danıştay yürütme durdurma kararı verdi. Süreci mahalle sakinlerinden Serap Halis ile konuştuk.

Söyleşi: Onur Temel ,  Sena Nur Gölcük

Fotoğraflar: Yasin Serindere

——-

  • Merhabalar, MADpodcast’e hoşgeldiniz. Ben Sena Nur Gölcük. Mekanda Adalet Derneği’nde Kentsel Politikalar Programı Asistanıyım. Bugün Güngören Tozkoparan Mahallesinden mahalle sakini öğretmen Serap Halis ile birlikteyiz. Tozkoparandaki hukuka aykırı kentsel dönüşüm sürecini ve bu süreçte mahalle sakinlerinin yürüttüğü direnişi konuşacağız. Serap hocam hoşgeldiniz. -Tozkoparan’ın bugün içinde bulunduğu süreç nasıl, ne zaman başladı, bugün gelinen nokta ne?

-Biz yaklaşık 13 aydır bu davanın peşindeyiz. Bize bundan 7 ay öncesinde binalarımızın giriş kapısına ilanen tebligat adında tebligat talimatlarına uymayan bir tebligatname ile 1 ay içerisinde evlerimizin boşaltılması gerektiği, 6306 sayılı kanunun 6A Maddesine göre riskli alanda oturduğumuz, 1 ay içerisinde boşaltmazsak elektrik, su ve doğalgaz gibi temel altyapı hizmetlerimizin kesileceği ve o şekilde tahliye işlemlerinin başlayacağına dair ilanen tebligatla biz bir sabah gözümüzü açtık malesef ki. Biz o gün bugündür bir hukuki sürecin içerisindeyiz. Yasalarla ilerlemeye çalışıyoruz fakat yasa dışı işlerle karşılaşıyoruz maalesef ki.

  • Peki bu süreçte halkın talepleri neler? Size vaad edilenler neler? Bu çatışma nerede başlıyor?

-Şimdi bize asıl vaad edilen şey çevre ve şehircilik bakanının sayın murat kurum’un da kendi ağzıyla dile getirdiği yerinde ve güzel bir kentsel dönüşüm. Daireye daire karşılığında ücretsiz olarak. Rant olmayacağını düşünüyorduk fakat biz daha sonra öğrendik ki bu yerinde bir dönüşüm olmuyor. Çünkü biz daha içerisindeyken bizim bir sokak altımızdaki evler polis zoruyla boşaltıldı. Elektrik, su doğalgaz kesildi ve yıkıldı. Şuan o binalar yok. Devletin sadece kendi arazisi duruyor. Biz burada ne istiyoruz? Yerinde dönüşüm olsun istiyoruz. Aynen onların verdiği söz gibi. Dairemize karşı daire istiyoruz. Ne metrekaresi fazla olsun diyoruz ne eksik olsun. Ben 50 metrekare evimi veriyorsam siz 50 metrekare evimi bana geri verin ve bunu bedelsiz yapın. Madem ki burada bir rant yok diyoruz. O zaman bunu bedelsiz olarak bana yapılması gerekiyor.  Çünkü kentsel dönüşümün asıl amacı nedir? Halkı hem korumak hem de onları rahat bir şekilde yeni ve güvenli dairelerine yerleştirmek. Ama bu süreç bizim için hiç bu şekilde ilerlemiyor malesef ki. Biz burada tek istediğimiz evimize ev, adil bir sözleşme, yerinde bir dönüşüm ve bedelsiz bir dönüşüm. Ama bize gelen miktarlar en küçük daireye anapara 180 bin lira büyük dairelere anapara 220 bin lira. 6 ayda bir memur maaş zammına oranla bir zam ve her sene tefe tüfeye oranla enflasyon oranına artışta bir artış, faiz gelecek. Yani hiç bitmeyen bir borçla karşı karşıyayız şuan malesef ki. 

  • Hukuki süreç nasıl işliyor peki şu anda?

Biz ilanen tebligatları gördüğümüz anda 48 saat içinde tebligatların uygunsuz olduğuna dair dilekçelerimizi verdik. Akabinde Hemen 27 tane yürütme durdurma davası açıp davaların hepsini kazandık. Fakat 27 davamız aynı zaman içerisinde birden bire 10. idare mahkemesinde toplanıp bütün davalarımız iptal edildi. Bizim ayrıyeten açtığımız 4 ya da 5 tane danıştayda davamız var bu süreçle ilgili. Danıştay savcısının mütalaası bizim lehimize oldu. Ama biz 13 aydır danıştaydan dosyamızın kapanmasını bir türlü göremedik. Malesef ki 13 aydır danıştay bize bir cevap vermedi. Bugün de 1 Temmuz. Bilirkişi gelecek bugün saat 2 gibi buraya. Bilirkişinin hazırlayacağı raporu bekleyeceğiz artık. Artı danıştaydan davamızın sonuçlanmasını bekliyoruz hala maalesef ki. 

  • Haberlerde mahallenizin doğalgazının elektriğinin  suyunun belediye ekipleri tarafından kesildiğini görmüştük. Bu altyapı hizmetlerinin kesilmesinin ardından yaşadığınız mağduriyetleri anlatabilir misiniz?

Ya aslında bu kadar 10-12 otobüs çevik kuvvete, arabalarca dolu zabıta ekiplerine hiç gerek yoktu. Biz burada bu dönüşüm yapılacaksa anlaşmalı bir şekilde yapılsın istemiştik ama siz de izlemişsinizdir zaten  haberlerde biz aman dedikçe bize biber gazı, plastik mermi, sis bombasıyla geldiler üstümüze. Binalarımızın kapısını kırıp girdiler içeriye. Yetmedi Tobimden bize mesajlar geliyor hala. Tapularınız hazineye devredilmiştir. Gelin imza atın.

Telefon tacizleri alıyoruz biz hala. gelin imzanızı atın yoksa evler başınıza yıkılacak gibi.

Bizim binalarımız Tozkoparan’ın en genç ve en sağlam binaları. Bizim karot örneği almaya gelen arkadaşlarımız bile 10 dakikada başka binalardan aldığı karotu 1 buçuk saat makineyle çok zorlanarak  aldı ve mermer gibi bir beton elde etti. Ve gerçekten gelen yetkili arkadaşlar çok sağlam binalar olduğunu ama raporun ne çıkacağını da onların da bilmediğini söylediler. Yani biz böyle bir süreç içerisindeyiz. Velhasıl bizim kolluk kuvvetleriyle birlikte elektriğimiz suyumuz doğalgazımız telefonumuz internetimiz bütün  altyapı hizmetlerimiz kepçelerle birlikte bütün mahalleyi kazarak kestiler. Bizim hastalarımız, yaşlılarımız, makineye bağlı bebeklerimiz var koah hastası yaşlılarımız var. Onlar şuan makinelerini kullanamıyorlar. Bizim 17 aylık bir yeğenimiz var. Öykü bebeğimiz var. Onun elektriğini suyunu kestiler çok acıdır ki.  Annesinin kucağından zorla alıp götürmeye çalıştı sağlık görevlileri. Bebeği hastaneye yatırmaya çalıştılar. Yani o bebeğimiz zaten 9 aydır hastanede yatıyordu. Daha yeni evine kavuştu derken tekrar kızımızı annesinin kucağından almaya çalıştılar. Buna izin vermedik çünkü annesi ve babası buna razı değildi. Çünkü çok zor süreçlerden geçtiler. Daha sonra onların gelip hata yaptıklarını anladıklarını düşünüyoruz ki elektriklerini açtılar. Birkaç gün susuz idare ettiler. Birkaç gün sonra da sularını açtılar. Sadece o bebeğimizin evinin elektriği ve suları açıldı. Ama hala KOAH hastası olan yakınlarımız ki benim babam da koah hastası. benim oğlum astım hastası. Makinelerle rahat nefes alabiliyorlar ikisi de. Ki böyle birçok tanıdığımız var çevrede. Onlar hala elektriksiz susuz, doğalgazsız, telefonsuz, internetsiz. biz burada tanker tuttuk maalesef ki biz bunu 80’li yıllarda Tozkoparan’da yaşamıştık tankerin peşinden koşup 1 bidon su almak için çamurlarda debelenme olayını. biz zannettik ki bunu çocuklarımıza anı olarak anlatacağız. Ama şuan çocuklarımız bizimle aynı durumu yaşıyor malesef ki. Biz çocuklarımızla tankerde su kuyruğuna giriyoruz. Kuyu sularını kullanım suyu olarak kullanmak zorunda kalıyoruz. İnternetimiz yok, telefonumuz yok, elektriğimiz yok. Buzdolabını unuttuk. İBB sağolsun bize mobil büfe yönlendirdi. Mobil tuvalet geldi. Onlarla idare ediyoruz şuan. İki tane şarj istasyonu gönderdi. İnsanlar sabahtan akşama kadar orada telefonlarını powerbank’lerini şarj ediyor. Evden çalışan insanlar evlerini terk etmek zorunda kaldılar. Çünkü online bağlanmaları gerekiyor ve elektrik yok. İnternetimize kadar her şeyimizi kestiler. En kötüsü de bizim elinden yemek yiyip su içtiğimiz insanları malesef ki ambulanslarla güvenli bölgelere taşımak zorunda kaldık çünkü hepsi cihazlara bağlı yaşıyorlar şuan. Gerçekten kentsel dönüşümde çok korkunç şeyler yaşıyoruz biz burada.

  • Önceden konuştuğumuzda mahalleyi nöbetleşe koruduğunuzdan bahsetmiştiniz. Bu dayanışma nasıl başladı, nasıl şekillendi?

Biz burada çoğumuz zaten nesilden nesile büyüyoruz. Benim babamla arkadaşımın babası arkadaş. Ben onunla arkadaşım. Bizim çocuklarımız da arkadaşlar şimdi. Böyle neredeyse 3-4 nesil biz birlikte büyüdük burada. O yüzden herkes birbirini tanır. Tam bir mahalle kültürü içerisinde yetiştik. Biz aman dediğimiz zaman annemizden babamızdan önce bizim komşumuz bize koşar. Çocuğumuzu güvenle emanet ederiz işimizi halledip geri döneriz, çocuğumuzu mutlu bir şekilde evine gelir. Biz burada çok güvenli bir ortamda büyüdük. Çocuklarımızı çok güvenli bir ortamda yetiştiriyoruz. Çok güzel bol bol yeşilliğin olduğu bir mahallenin içerisindeyiz ve tam bir mahalle kültürüyle yetişiyoruz biz burada. Bizim dayanışmamız zaten burada herkes birbirini tanıdığı için biri aman dese diğer bütün herkes peşinden koşar gider yardım için. Bölgenin bir tarafının elektrik, su, doğalgazının kesileceğinin kentsel dönüşüm başlayacağını ama kentsel dönüşüm değil rantsal dönüşüm olduğunu anlayınca biz yine hepimiz bir araya geldik. Bizim barış parkımız var orada toplanıyoruz. llk önce elektrik, su, doğalgaz sabaha karşı kesiliyordu habersizce sabaha karşı terör baskını yapar gibi. Sabah 4’ünde 5nde yaşlı insanların makineye bağlı insanların yaşadığı evlerin çevik kuvvet ve polis gelerek bizim elektrik suyumuzu kesiyorlardı. “Ya içerde yaşlı, makineye bağlı insanlar var, bunu yapamazsınız haber vermeniz gerekiyor” dediğimizde “o kısım bizi ilgilendirmez” cevabını aldık hep. Dedik bu böyle olmayacak artık nöbet tutmamız gerekiyor. Daha sonra 2’şer saatlik 3’er saatlik nöbet listeleri oluşturduk. Herkes bahçesinde, kapısının önünde, tutabilen camında, sokağın her yerine, bütün bölgeleri görebilecek şekilde nöbet listeleri yaptık. Nöbet tutmaya başladık. Bizim elektriğimizi, suyumuzu, doğalgazımızı sabaha karşı gelip kesmesinler, insanlarımız makineye bağlı yaşıyor. Bizim yeğenimizin jeneratörü 4 saatlik sadece. Haberimiz olmadan kesilirse bu bebeğimizin 4 saat sonra öleceği anlamına geliyor. Onlar ölmesinler diye biz artık 2 saatlik dönüşümlü nöbet tutmaya başladık. Daha sonra nöbet tuttuğumuz da heralde kulaklarına gitti ki 12 otobüs çevik kuvvetle gelip bizim elektriğimizi, suyumuzu, doğalgazımızı kestiler. Plastik mermi, gaz bombaları, biber gazlarıyla. O bitti bu sefer bütün mahalle karanlığa büründü. Şimdi bize hurdacılar gönderiyorlar tobim’den. Hurdacılar bunu kendisi itiraf etti ki biz bunu videoya da aldık. Sosyal medyada da yayınladık. Tobimdeki bir görevli hurdacıyı arayıp bizim bölgenin krokisini eline verip buraya gidin hak sahipleriyle anlaşın oradaki hurdaları toplayın gelin orası mettruklaşsın diye bize hurdacılar göndermeye başladılar. Artık bunun için nöbet tutmaya başladık. Bütün mahalle akşam olunca karanlığa bürünüyor. Hırsızlar dadandı mahalleye. Tek yaşayan yaşlımız var. Çocuklarımız var. Annemiz, babamız var. Bu sefer de onlar için nöbet tutmaya başladık biz. Yani bizim nöbet devrimiz hiç bitmeyecek galiba.

  • Aslında barınma hakkı anayasayla da korunan temel insan haklarından biri üstelik.

Yasayla ilişkilendirilecek hiçbir şey yok. Yani bize biber gazıyla geldiler. Bizim avukatımız “ben avukatım” diyene kadar polisler yaka paça gözaltına almaya kalktı. Çocuk sadece yukarı çıkıp “ben avukatım” demeye çalıştı. Avukatımızdı çünkü. Bizim yanımızda olmak zorundaydı. Keza babası da polis. Polis emeklisi. Polis olan abimizin suratına boynundan aşağı biber gazları sıkıldı. Bakın biz onlardan hesap sormak isteseydik gerçekten ikisi birden, hepimiz birden dava açıp polise karşı gelebilirdik. Onlardan hesabını sorabilirdik. Ama bizim derdimiz bu değil. Biz burada gerçekten bir kentsel dönüşüm olması taraftarıyız. Biz  rantsal dönüşüme karşıyız. Yoksa burda kime sorarsanız sorun. Kentsel dönüşüm yapılmasın demiyo ki. Biz diyoruz ki madem burda bir rantsal dönüşüm yok, yetkililer bunun olmadığını iddia ediyorlar. O zaman 70 yıllık yıkılmaya yüz tutmuş kum gibi dökülen binalar var. Onlardan başlayın. Onlar zaten kendileri buraya başvuruda bulundular kentsel dönüşüm için. Gelen cevap şuydu:  “Orada maliyet kurtarmıyor.” Bu ne demek? Biz oradan kar elde edemeyeceğiz bu yüzden siz öleceksiniz deprem olduğunda. O yüzden bizim en genç 4-5 katlı 11 daireli binalarımıza geldiler bu sefer. Madem rantsal dönüşüm yok, gerçekten zor durumda olan vatandaşın yanında olsunlar.

  • Buradaki kentsel dönüşüm inşaatına kim talip peki? Dönüşüm sürecinde, yıkımlarda  hangi aktörlerle karşılaştınız? 

Bizim muhatabımız yok bir kere. Biz şu süreçte biz onu anladık. Biz ilçe belediyemize gidiyoruz. Bize diyor ki hayır bizim yetkimiz dışında burası, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na gidip görüşmeniz gerekiyor. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’ndan yetkili buluyoruz. Yetkili diyor ki hayır bu bizim yetkimiz dışında. Siz ilçe belediyenizle görüşeceksiniz. İlçe belediyenize gitmeniz gerekiyor.  Bizim burada muhatabımız yok. Biz onu anladık. Çünkü hiçkimse bize bir açıklama yapmıyor. Belediyeye gittik önünde iki kere eylem yaptık Belediye başkanımız aşağı inip bir açıklama yapma zahmetinde bulunmadı. Murat Kurum buraya geldi olayların başında. Kendisi bir toplantı yaptı. “İstişare toplantısı” dedi. Kendi reklamını yaptıktan sonra basını dışarıya aldı. Bizim ödeyeceğimiz miktarları bize açıklamaya başladı. Biz itiraz edince de bizi dağıttı oradan. Böyle bir istişare toplantısı yaptı bakanlık. Buradaki işi TOKİ aldı her zamanki gibi. TOKİ’nin elinden bize ev yapacaklarmış. Ki şuan “çitlembik” dediğimiz bir arazi var hemen okulun yanında -ki Milli Eğitim Bakanlığı’nın arazisidir kendisi- oraya TOKİ ev yaptı, bina yaptı. Biz oraya açık cezaevi diyoruz. Yeşil alanları koruyarak yapacaklarını söyledikleri kentsel dönüşümde şuan “Yeni Tozkoparan” adı altında yaptıkları ilk bloklar 4’lü bir kare şeklinde bir yapılaşma. Ortada avlu şeklinde bir boşluk. Kenarlarında peyzaj. Yeşil alan anlayışları bu. Bizim orası tamamiyle orman gibi yeşillikti. Bizim orada kendi ellerimizle babalarımızın, abilerimizin ektiği 50 yıllık ağaçlarımız vardı. Gözlerini kırpmadan kestiler. Ve o binaları diktiler. Ve aynı şeyi burada yapacaklar yine biliyoruz. Onun için buna karşı geliyoruz.

  • Serap Hocam çok teşekkür ederiz.  Tozkoparan halkının haklı ve onurlu mücadelesinin yanındayız. Tozkoparan’da ve diğer benzer mağduriyetlerin yaşandığı bütün mahallelerde rant veya sermaye odaklı değil adil bir dönüşümün konuşulduğu günlerde görüşmek dileğiyle.